Translate

28 Mart 2015 Cumartesi

Kaybolma Tehlikesi Altında Bulunan Bir Ağız: Karabağ Ağzı (İhtisas Artırma Enstitüsü, Bakü 2015)


Karabağ, Azerbaycan’ın en güzide köşelerinden birisidir.  Karabağ, Ermenilerin yıllardır hazırladıkları projeler ve siyasi manevralar neticesinde Rusya’nın da desteği ile Sovyetler Birliğinin yıkılma sürecinde Azerbaycan’dan koparılır.
Karabağ'a,  Eski Roma ve Yunanlılar Albanya; Araplar ise Helenistik devirde burada yaşayan Arran veya Aronal adlı bir kavme izafeten Arran demişlerdir.[1] Arap müelliflerden El-Kufi, X. asırda kaleme aldığı "Kitabu'l-Fütuh" adlı eserinde Arran hakkında bilgi verirken bu yörenin başkentinin Berde olduğunu belirtmektedir.[2]     
Bu vilâyete, bölgede hüküm süren Arran adlı bir hükümdarın ismi verilmiştir. Kelimenin kaynaklarda Türkçe olduğu belirtilmekte, etimolojisi; eren ˝er, erkek, kişi˝, -en genişleme eki[3] ya da Eski Türkçe'de olduğu gibi isimlere gelerek çoğul anlamı veren ek şeklinde izah edilmektedir.
Karabağ'a, VI. yüzyılda Kür ve Aras nehirleri arasında hüküm süren İskitler döneminde Arsah denilmektedir. Tarihi kaynaklarda İskitlerin Türk olduklarından bahsedilmektedir. Bu kelimenin de Türkçe olduğu belirtilmekte kelimenin etimolojisinin; er "erkek, kişi, yiğit"; sak ˝sağ, akıllı, yetenekli˝ şeklinde olduğu kaydedilmektedir.[4]
Bölgeye daha sonraki dönemlerde aran karabağı, Karabağ Beylerbeyliği, Uti ‘’kara’’, Karabağ-ı Azerbaycan, Vilayet-i Gence Karabağ, Şimal-i Azerbaycan Karabağ, Düzen Karabağı, Dağlık Karabağ gibi  isimler verilmiştir.
Milattan önceki dönemlerden bölgeye Türk boylarının  göçleri gerçekleşmeye başlar. Bu bölgede sırasıyla Kimmerler, İskitler, Kaspiler, Dondarlar, Partlar, Aranlar, Peçenekler,Udinler, Sabirler,Hazarlar, Selçuklular, Haçin Kinyazlığı, İlhanlılar, Timurlar, Karakoyunlular, Akkoyunlular,Safeviler, Osmanlılar, Ruslar hakim olmuşlardır.
Karabağ Hanlıkları döneminde bölge Rusların işgaline uğrar. Çarlık döneminde Karabağ Rusların hakimyeti altına girer. Daha sonra Çarlık Rusyası yıkıldıktan sonra da bölge Sovyet hakimiyeti altına girer. Bu süreç Azerbaycan topraklarının Sovyetler Birliği işgali ile birlikte yetmiş yıla yakın Sovyet hakimiyeti altında kalır.
Ermeniler, Dağlık Karabağ’ın kendilerine bağlanması için farklı şehirlerde gösteriler yapmaya başlarlar. Dağlık Karabağ'da, 1987 yılı sonlarında gerçekleşen olaylar, Azerbaycanlılar tarafından ilk başta hukuka aykırı uç hareketler olarak görülür; fakat gelişmeler neticesinde bu hareketlerin, çok önceden bilinçli bir şekilde hazırlanarak sahneye konulan oyunun bir parçası olduğu anlaşılır. Özellikle Rusların Bakü'de gerçekleştirdikleri "20 Yanvar" hadiseleri bu görüşü destekler niteliktedir.[5]
Böylece, 1988'den 1991 yılları arasında, Azerbaycan halkı yeniden sürgüne tâbi tutulur. Bu sürgün, 1930'lu yıllardan farklı olarak zindanlara, resmi kararla deği; hükümsüz bir şekilde, Rusların perde arkasında rol almasıyla, Ermenilerin eliyle gerçekleştirilir.[6] Ermenilerin saldırıları neticesinde 200 bin insan, Karabağ'dan zorla göç etmek zorunda kalır, 214 kişi acı çekerek öldürülür,  binlerce insan yaralanır, Karabağ olaylarından dolayı 20 Ocak olayları gerçekleşir, Azerbaycan’ın bir helikopteri düşürülür, helikopterdeki 23 devlet adamı hayatını kaybeder. Bu gelişmeler sırasında Gorbaçov’un öncülük ettiği barış girişimleri sırasında Petrosyan, savaşı durduracağına dair söz verdiği halde, Eylülün 26'sında Ermeniler, Kerkiçahan'a hücum eder, aynı gün Şuşa’ya roketli saldırı düzenler.[7]
Karabağ eylemlerinin ilk başladığı dönemlerde, 1987'nin sonu 1988'in başlarında, Azerbaycan’ın ve Ermenistan'ın, Sovyetler Birliği ittifakında yer aldığı bir dönemde, Ermeniler Azerbaycan Türklerine saldırırlar; 1989–1994 yılları arasında Ermeniler, Azerbaycan'ın farklı yerleşim yerlerine 4000 kez saldırıda bulunur, bu saldırlar sonucunda 1523 kişi hayatını kaybeder, 3072 kişi yaralanar, 311 kişi de Ermeniler tarafından esir alınır. Bunun yanında 14014 büyük ve küçükbaş hayvan halkın elinden alınır, 1488 ev, 90 araç, 11 otobüs, 6 uçak, 7 tren Ermeniler tarafından tahrip edilir. Bu rakamlara Hocalı'daki kayıplar dâhil edilmemiştir.[8]
Barış için dış güçlerin baskıları sonucunda Karabağ savaşı 24 Mayıs 1994 tarihinde sona erer. Ermenistan Azerbaycan'ın topraklarının 1/4'ini işgal ettikten sonra ateşkese uyma hususunda zorlanmaz.(!)[9]Ateşkes imzalandıktan sonra Karabağ meselesini barış yoluyla çözme süreci başlar. 
Ermeniler tarafından işgal edilen toprakların işgal tarihi ve bu yerleşim yerlerinden çıkarılan mültecilerin sayısı şu şekildedir:
Hocalı 26 Şubat 1992,  6.000 kişi,
Şuşa 8 Mayıs 1992, 30.000 kişi,
Lâçin 17 Mayıs 1992, 30.000 kişi,
Kelbeçer 31 Mart 1993, 60.000 kişi,
Ağdam 23 Temmuz 1993, 150.000 kişi,
Cebrail 30 Ağustos 1993, 60.000 kişi,
Fuzuli 22 Ağustos 1993, 110.000 kişi,
Gubadlı 1 Eylül 1993, 60.000 kişi,
Zengilan 28 Ekim 1993, 60.000 kişi.
Ermeni saldırılarıyla,  Azerbaycan'ın 1000'e yakın yerleşim yeri işgal edilir, bu topraklar Azerbaycan'ın topraklarının 1/4'nü teşkil etmektedir. Bu savaş sonucunda Ermenistan'dan, Karabağ'dan ve Karabağ'a yakın yerleşim yerlerinden 1 milyon insan mülteci durumuna düşer.[10]
Bu süreçle birlikte yıllardır Azerbaycan toprakları olarak tarihteki yerini alan bölge Ermenilerin yıllardır sistemli ve ısrarlı çalışmaları neticesinde Azerbaycan’dan koparılır. Yüzyıllardır Türk yurdu olarak tarihte yerine alan  Karabağ Azerbaycan ağızları içerisinde önemli bir yere sahiptir. Azerbaycan’da ağızlar doğu, batı, kuzey ve güney olmak üzere dört grupta ele alınır. Karabağ ağzı da Azerbaycan’ın batı grubu ağızları içerisinde ele alınmaktadır. Batı grubu ağız özellikleri:
1. Karabağ ağızlarının içerisinde bulunduğu Batı grubu ağızlarının en karakteristik özelliği bu bölgede ñ sesinin yaygın olarak kullanılmasıdır: oğluñ, öyüñ, çıxardıñ, oña gibi
            2. Batı grubu ağızlarında düzlük yuvarlaklık uyumunun sağlam olduğu görülmektedir: döylör, tüşör, suloyjoyux  gibi.
            3. Bu grupta yer alan ağızlarda diğer ağızlardan farklı olarak bazı kelimelerin başına dar ünlü "ı"  gelir: ılxı, ıldırım, ılıx, ışıx gibi.
            4. Diğer taraftan bu gruptaki ağızlarda kalın ince sıra ünlüler, kalın sıra ünlü olur: xavar, vatan, ya:nı, hasan, çiyar vb.
            5. Batı grubu ağızlarında b>v, c>j değişmesi oldukça yaygın ses değişmelerindendir: çovan, xavar, livas, çivin, ġoja, gejə, bajı vb.
            6. Bu grupta yer alan ağızlarda b>p, d>t değişmeleri de yaygın olarak görülmektedir: pıçax, pişmiş, tustax, tukan, tıfar, tuxar gibi.
            7. Batı grubu ağızlarında v>y değişmesi de yer yer görülen ses hadiselerindendir: doyşan, yoyjan gibi.
            8. Batı grubu ağızlarında ˝y˝ ve ˝h˝ seslerinin düştüğü görülmektedir: uxu, uxarı, örüllər, örümcək, ışġırıx gibi. [11]  
            9. Kelime sonunda k>x:, ve ġ>x değişmesi oldukça yaygın ses hadiselerindendir: almax, papax, ilix:, kəlməx:.
            10. Kelime sonunda b>f değişmesi bu grupta yaygın görülen ses değişmelerindendir: kitaf, gelif, baxıf, yazıf, alıf gibi
            11. Kelime ortasında ve tek heceli kelimelerin sonlarında b>v değişmesi gerçekleşmektedir: çovan, ġavax, bava, ġav, çiv gibi.
            12. Soru anlamı taşıyan cümleler çoğu zaman -mı, -mi, -mu, -mü soru edatlarıyla yapılır: oxudunmu? ketdinmi?[12]
SONUÇ:
Yüzyıllardır Türk boylarının mesken tuttuğu bu topraklar Türk kültürü ve medeniyeti ile yoğrulmuştur. Dil özellikleri yönüyle ele alındığında Azerbaycan’da önemli bir yere sahip olan Karabağ ağızları Ermenilerin Karabağ’ı  işgal etmesiyle birlikte meskunların tamamı Karabağ’ı terk etmek zorunda kalır. Bugün Azerbaycan’ın farklı yörelerinde meskûn bulunan Karabağlılar kendi kültür ve dillerini devam ettirse de özelikle yaşlı neslin her geçen gün azalması, bölgenin kültürel mirasının canlı taşıyıcıları olan yaşlı nesille birlikte bölge ağzı da tehlike altında bulunmaktadır. Karabağ’ın işgaliyle birlikte yurdundan ayrılan insanlar yeni yerleşim yerlerinde ilk dönemlerde zor şartlar altında hayatlarını devam ettirmek zorunda kalırlar. Bugün Azerbaycan’ın da refah seviyesinin artmasıyla mültecilerin de yaşam standartları artmıştır.
Karabağ tarihten de anlaşılacağı gibi Azerbaycan’ın en kadim topraklarındandır. Bunu gerek tarihçiler gerek dil bilbilimciler gerekse foklor araştırmacıları hazırladıkları eserlerle bilimsel olarak ortaya koymalılar. Bunun yanında bölgedeki toponimler de ayrıntılı olarak ele alınmalıdır. Bu hakikatler bilimsel mahvillerde dile getirilmelidir. Bugün işgalden sonra dünyaya gelen yeni nesil Karabağ’la ilgili kulaktan duyma malumatlara sahipler. Kendi vatanlarını büyüklerin anlattıkları kadar bilmektedirler. Bundan dolayı da yeni neslin vatanları ile ilgili bilimsel ve tarihi malumatlara sahip olması önem arz etmektedir.
Yapılabilecek çalışmaları şu şekilde sıralamak mümkündür:
1.      Bilim adamlarının üzerine düşen en önemli vazife bölgenin tarihini ele alan eserleri farklı dillere çevirip tarih bakımından bölgenin Azerbaycan’a ait olduğunu göstermektir.  
2.      Diğer taraftan dil yadigarları üzerine de dilciler bölge ile ilgili kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır. Özellikle de ağız çalışmalarına yaşlı neslin her geçen gün azaldığı da göz önüne alınarak hız verilmeli. Belde belde derlemeler kapsamlı olarak yapılmalıdır.
3.      Karabağ’ın folklor çalışmaları açısından da zengin bir yapıya sahiptir. Folklor çalışmaları da kapsamlı olarak ele alınmalıdır. Her bölgeden derlemeler geniş şekilde yapılmalıdır. Bugün Karabağ folkloru ile ilgili yapılan çalışmalar genişletilebilir.
4.      Karabağ için bölgesel olarak ağız atlasları hazırlanması, Karabağ ağzının kaybolmaması için önem arz etmektedir.  
5.      Karabağ’daki toponimler de önem arz etmektedir. Bölgenin toponimleri ayrıntılı olarak ele alınmalıdır. Hayatta olanlardan daha geniş şekilde de derlemeler yapılmalıdır.
6.      Karabağ’dan derlenen metinler doğrultusunda çocuk kitapları hazırlanabilir.
7.      Karabağ’ın meşhur şahsiyetlerinin ele alındığı eserler gelecek nesillere bölgenin tanıtılması ve unutulmaması için hem çocuklar için hem de yetişkinler için hazırlanabilir.
8.      Karabağ’ın dil, kültür, tarih ve medeniyet bakımından ayrıntılı olarak ele alınması önem arz etmektedir.
9.      Kısaca Karabağ’ın kültürel mirası ayrıntılı olarak tekrar ele alınmalıdır.




* Prof. Dr. Qafqaz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
[1] Mustafa Aydın, ‘’Karabağ’’, İslam Ansiklopedisi, c. 24, s. 367.
[2] Rafik Eliyev, Karabağ: Yalan ve Hakikat, Bakı 1998, s. 16.
[3] Yusuf Yusufov, XII. Türk Tarih Kongresi, Kongrede Sunulan Bildiriler, c. 2, Ankara 1994,  s. 288.
[4] H. D. Hailov, Karabağ'ın Elat Dünyası, Bakı 1992, s. 14. 
[5] Ramiz Mehdiyev, Azerbaycan'a Karşı Soykırım Gerçekleri, Bakı 2000, s. 29.
[6] Celal Kasımov, Represiyadan Deportasiyaya Doğru, Bakı 1998, s. 283.
[7] Esger Abdullayev, Ermenilerin Azerbaycan'a Tecavüzkârlık Siyaseti XIX. Esrin Ahırı, XX. Esr, s. 240.
[8] Dağlık Karabağ Hadiselerinin Xronikası (1988–1994), Azerbaycan Respublikası, Dâhili İşler                 Nazirliği, Bakı 2002, s. 88.
[9] Rovşen İbrahimov, ‘‘Dağlık Karabağ Sözde Cumhuriyeti'nin Bağımsızlığının Tanınması          Durumunda Uluslararası Ortamda Ortaya Çıkabilecek Sorunlar’‘, Ermeni Araştırmaları, Sayı 6,              Yaz 2002,  s. 118.
[10] Salman Babayev, Muharebe, Bakı 1995,  s.120.
[11] R. E. Rustemov, M. Ş. Şiraliyev, Azerbaycan Dilinin Gerb Grubu Dialekt ve Şiveleri, Bakı       1960, s. 6.
[12] M.Ş. Şiraliyev, Azerbaycan Dialektologiyası,  Bakı 1943, s. 20.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder